Yönetim
Kadın Sağlığı
Gezinti
Kullanıcı girişi
Son konular
- Obezite, kanser riskini artırıyor
- Adet geciktiriciler nasıl kullanılmalı?
- Saç dökülmesi tarih mi oluyor?
- Yaşla birlikte tokluk hissi de azalıyor
- Astım hastalarının sıcak havalara hassasiyeti
- Kanser hastalarına umut olacak kökhücre projesi
- Göz kuruluğunun sebepleri nelerdir?
- Fazla tuz tüketimi beyin kanamasına neden olabilir!
- Gerilim tipi baş ağrısına zencefil çayı iyi geliyor!
- ALS hastalığı nedir?
- Spordan önce ve sonra kahve için
- Brokoli yemek mutluluk veriyor
- Kahvenin bilinmeyen faydaları
- Sinek ısırıklarına dikkat!
- Probiyotik ürünler kilo verdiriyor
- Kanserde Kemoterapi Tedavisi Son Buluyor!
- Kalp kapak hastalıklarının belirtileri nelerdir?
- Antalya Nöbetçi Eczaneleri
- Ankara Nöbetçi Eczaneleri
- Amasya Nöbetçi Eczaneleri
- Aksaray Nöbetçi Eczaneleri
- Afyon Nöbetçi Eczaneleri
- Adıyaman Nöbetçi Eczaneleri
- Adana Nöbetçi Eczaneleri
- Nöbetçi Ezcaneler
- İdrar Yolları Hastalıkları
- İdrar dansitesi ne demektir?
- İdrar Kesesi Ameliyatı Nasıl Yapılır?
- İdrar nedir, idrar yolu hastalıkları nelerdir?
- İdrar kesesi ne işe yarar?
- İdrar söktürücü yiyecekler nelerdir?
- İdrar kültürü nasıl alınır?
- Sistit belirtileri nelerdir?
- İdrar torbası sarkmasının belirtileri nelerdir?
- İdrar Yanmasına Ne İyi Gelir?
- İdrar kaçırma nedenleri nelerdir?
- İdrar Kesesi Nedir?
- İdrar kesesinin görevi nedir?
- Sağlıklı İdrar Rengi Nasıl Olur?
Sfiliz (Frengi)
1500'lü yıllardan 1900'lü yılların başına kadar batı dünyasını kasup kavuran ve dolaşım sistemi ile sinir siteminde kalıcı hrabiyetlere sebep olan frengi 2. Dünya savaşından sonra keşfedilen güçlü antibiyotikler sayesinde büyük ölçüde önemini yitirmişken, AIDS hastalığının yaygınlaşması ve frengi ile HIV enfeksiyonu arasında yakın ilişki olması nedeni ile yeniden ilgi odağı haline gelmiştir.
Özellikle Kuzey Amerikada görülme sıklığı giderek artmaktadır. Hastalık Troponema Pallidum adı verilen bir bakteri tarafından yapılır. Yapılan onca araştırmaya rağmen hala daha bu mikroorganizmayı üretebilecek bir kültür ortamı bulunamamıştır.
Görülme sıklığı konusunda çok değişken raporlar vardır. Sosyoekonomik düzeyi düşük topluluklarda daha sıık görülür. A.B.D.'de 100.000'de 16.8 ile 100 arasında görüldüğü bildirilmektedir. Vakaların büyük çoğunluğu 15-30 yaş arasında, birden fazla partneri olan kişilerdir.
Bulaşma yolları AIDS ile aynıdır.
En sık heteroseksüel ya da homoseksüel cinsel ilişki ile bulaşır. Bir diğer bulaşma yolu ise enfekte kan ve kan ürünleri ile temasdır. Birden fazla kişinin kullandığı iğneler, uyuşturucu bağımlılarında hastalığın kolayca yayılmasına olanak sağlar. Plasentadan kolaylıkla geçtiği için hasta bir gebe mikrobu karnındaki bebeğe bulaştırabilir.
Klinik
Hastalık evreler halinde ilerler ve her evrede değişik bulgular verir.
Primer sifiliz: Hastalık etkeni ile temastan sonra genital bölgede ağrısız bir ülser belirir. Bu lezyona şankr adı verilir. Yine kasık bölgesindeki lenf düğümlerinde büyüme olur ancak bu lezyonlarda da ağrı görülmez. Ciddi şiakyet yaratmadığı için hastaların çoğu bu belirtileri önemsemez. Lezyonlar tedavi edilmediği taktirde 6-8 haftada kendiliğinden gerileyerek kaybolur.
Sekonder sifiliz: İlk lezyonun görülmesinden 6 hafta- 6 ay sonra mikroorganizmaların kan yolu ile yayılması sonucu eklemlerde enfeksiyon başlar. Ciltte döküntüler olur ve bu döküntüler 4-12 hafta içinde kaybolur. %1 civarında vakada karaciğer iltihabı, böbrek hastalıkları, menenjit görülebilir.Hastalarda ateş ve boğaz ağrısı olabilir.Genital bölge civarında nemli, düz condyloma lata adı verilen ve yüksek bulaştırıcılığa sahip lezyonlar ortaya çıkar. Kısmi saç dökülmesi nadiren görülebilir. Ağız, boğaz ve vajinada ülserler ortaya çıkabilir.
Latent (sessiz) sifiliz: Tedavi edilmediği taktirde sekonder sifilizin belirtileri de kendiliğinden kaybolur ve sessiz enfeksiyon halini alır. Bu durumda hastalık sadece yapılan kan testlerinde saptanabilir. Bu süre zarfında mikroorganizmalar yavaş yavaş çoğalmaya devam etmektedir. Latent enfeksiyonun ilk yılı içinde hastaların %25'inde belirtiler zaman zaman alevlenebilir. Zamen geçtikçe kişinin hastalığı bulaştırıcılığı giderek azalır.
Tersiyer sifiliz: İlk enfeksiyondan yaklaşık 10 yıl sonra ortaya çıkar. Hiçbir dönemde tedavi edilmeyen vakaların %35'inde tersiyer sifiliz ortaya çıkar.Bu 10 yıllık süre AIDS varlığında daha kısa olabilir. Terisyer bulgular 3 kategoride saptanır:
* Kardiyovasküler lezyonlar %10 vakada görülür. Aorta'da balonlaşma, kalp kapakçıklarında yetmezlik vb. gibi bulgular olur.
* Nörolojik lezyonlar Göz, beyin zarları gibi sinir sistemi organlarında hasarlar olur
* Diğer sistemik lezyonlar Dişler, dişetleri, kas iskelet sistemi, ve iç organlarda lezyonlar görülür.
Tanı
Sifiliz etkeni olan mikroorganizma kültürlerde üretilemediği için tanıda en yararlı yöntem kan testidir. Kanda yapılan serolojik testleri ile antijen ve antikorlar aranır. Taze lezyonlardan alınan örneklerin özel floresanlı mikroskoplar altında incelenmesi ile T.Pallidum görülebilir. Beyin-omurilik sıvısından örnek alınarak serolojik testler yapılabilir.
Tedavi
Hangi evrede olursa olsun sifilizin tedavisinde antibiyotikler kullanılır ve takipte antijen titreleri ölçülür.
Yorumlar
Yeni yorum gönder